Şuşu ve Jelibon'a...
Bir kaçışı var mı sırtımızdaki dayatmaların?
Biz şapkalarımız ve gözlüklerimiz ardına
günlük telaşlara sıkışmışken
Yanıbaşımızdan salına salına
sarı saçlarını savura savura
geçip giden günışığının
eteğinin kenarından ahlaksızca
sızabilsek içeriye
Rengarenk tenine, yaşamın tuzlu terine karışsak
Yüzümüzde güneş, ensemizde rüzgar,
bileklerimizde deniz
Ve dudaklarımızda o ömürlük koku,
sevgilimiz
Ne para ne iş ne gelecek yıllar
Şimdinin kollarında
bir yudumluk hayatımızın tadında
kendimizden geçmişiz!