18.12.2010

SEN KİM EDEBİYAT KİM!


Bugün edebiyatçı kimliğim bir an ruhumu ele geçirir gibi oldu.

Minik bir alışveriş için çarşıya inmiştim ki, haydi bir mp3 bakınayım, bendeki rahmetlinin ruhunu salayım silikon vadisinden yeniden doğsun dedim. Senelerdir buldukça kaybettiğim dişi ruhum teknomarketlerde hortluyor. İçerikten anlamayınca, güzel mi diye bakıp, yeterince renkli bir şey göremeyince güvenli sulara uğramak üzere Alkım'a geçtim.

İnsan anladığı dilde mutlu oluyor arkadaş. Kalp atışlarım stresten sıyrıldı ve yeni bir alışkanlıkla adımlarım ucuz dvd sergisine yöneldi. Her zamanki rotayı takip ederek kadınlara çantada-taşınan-kolay-okunan-cüce-kitaplara şöyle bir göz gezdirip cüce bir sherlock holmes* aldım elime.



Ve işte yine oradalardı, güncel türkçe edebiyatımın saraylıları. En başta sarı karanlık kraliçenin puslu kitapları, eski yüzlü beşibirlikler gii dizilmişler boylu boyunca. Ardında komşusu deli kral, biraz ileride tahtı erken terk eden kısa saltanatını hak eden ender hükümdarlardan 'unutulmayan'* kral, ve en önde de hem imrenip hem çekindiğim puslu kıtalara yelken açan kaptan-ı derya vardı.

İşte o anda bir ılık rüzgar kalktı içimden, edebi yanımı aldı bir kaşıntı. Belki de gün bugündür deyip bir cesaret aldım elime bir bitli palasla bir de puslu kıtalar, belki de derinlerde vardır ayağa kalkacak bir edebiyatçı da gününü beklemiştir dedim. Bir heyecan attım adımımı rotamın devamına....

Sonra...

Sonrası aynı. Alışmayınca tavuk neylersin. Dolandım dolandım, olmadı, o ilham direnemedi yine gömüldü içime. Dedim ver kardeşim oradan bir ahkam kitabı, şu başarının anahtarını yeniden yontanlardan. Al dedim bunları geri. Bir hışım yürüdüm eve. Dedim sen kim edebiyat kim!

Ama ahkamın arkasına da Ahmet Hamdi'yi yatırdıydım çaktırmadan. Kim bilir bu akşam saatlerle gizlice girerim üstünlerin dünyasına.

Kafam gece çalışır zaten benim....


Hiç yorum yok: