29.06.2012

Mola! Peşinden Gidenler...


Tipim her zaman göstermez ama ben romantik komedilere bayılırım. Burun kıvıranlar, kusura bakmayın, siz zaten hedef kitle değilsiniz.
Hatta size bin beterini söyleyeyim, ben bu hikayelere inanırım da!
Hem de kendiminkini bekleyecek ve her ihtimalin peşinden gidecek kadar.
İş kalbinin peşinden gitmeye gelince beni tanıyan tanımayan herkes bilir ki benim tipim tam da budur.
Ve bu defa bence tamam, bence bu iyi bir başlangıç müziği olur...

28.06.2012

Mola! Amerikan Hüznü

Az dinlenelim ya...


Amerikan hüznü de bi başka sığ oluyor ama kaptırıyorsun işte...


Gelişine Notlar - Geçen Güz...


1 Ekim 2011 AHL


Şimdi sakince oturmuş ağır ağır bu deftere bir şeyler karalıyorum. Sanki kulağında ağır ağır mor ışıltılı küpeler sallanan, poposunun tepesinde mor elbisesiyle göbeğini salmış mor saçlı kız ben değilmişim gibi. Sanki bir buçuk saat evvel 2. köprüyle boğaza nazır bir düğünden özel araçla alınan nikah şahidi ben değilmişim gibi. Üçümüz daha adeta hala ergenken gelinle damadı ben tanıştırmamışım gibi.
Ve şimdi oturup beklediğim bir başka düğün için bineceğim Antalya uçağı değilmiş gibi. Antalya'da bekleyen gelinle İstanbul'da yaşadıklarımızla bir dünya paylaşalı sekiz yıl olmamış gibi.
Ve az sonra Yenikapı'da çok sevdiğim başka iki arkadaşım iki eksikle tüm arkadaşlarımızı karşılarına alarak dünyaevine girmeyeceklermiş gibi. O iki eksiğin biri uzak diyarlarda biri iki diyar arasında havaya sıkışmamış gibi. O uzak diyarların prensi ki saçma bir parça birleştirme oyunuyla hayatımın aşkı zannettiğim kişinin kuzeni değilmiş gibi.
Yani bugün, şu an artık geriye kalan üç yudum suyla otururken şu masada, bir ben var ki karşınızda, hiç o ben değil gibi...


***


Belki sandığımdan daha yakın... Umarım ki attığım her adımla bana geliyor... Eminim ki o da beni arıyor, bir şekilde...





* Fotoğraf: Sabina Vissers

27.06.2012

Mola! Jessie J Sonrası

Pembe bileklik ok, ama daha fazlası da gerek!

Dün konserde olan 20-30 yaş aralığındaki 15 kişiden biri olarak bu kitlenin acısına katlandığıma değdi mi bilmiyorum. Beleşe Jessie J candır ama buralara kadar gelmişin be güzel kızım, bütün şarkıların dans ettiriyor sende tık yok, bari bir grubun olsaydı. Haydi olmadı bir şovun olsaydı. Haydi olmadı McDonalds'da bir doğumgünü havası yaratıp 6 yaşındaki çocuğu sahneye taşımak yine. 

Millet 'Ay ne şeker'ci olabilir, ben değilim. Daha iyisini beklerdim.

Ve evet hep 'Big White Room' söylemediğinden diyorum bunları aslında... demek isterdim. Ama söyleseydi de dediklerim geçerli olurdu. 

O söylemezse ben yutubumdan dinlerim ne var!

Demiş Delinin Biri - Vapur

Vapurda ters giden birşeyler var...

"Önce durduğunu düşünürsün, yerinden kalkıp aşağı giden var mı? 
Yok daha herkes oturuyor.
Olsun ben ineyim dersin.Oysa kıyıya daha vardır. 
Sonra doğru yönde miyim dersin. Buradan mı iniliyordu, öbür taraftan mı? Hayır önden aşağı inmişken en arkada kalıp kim en son inmek ister ki? 
Buradan mı iniliyordu, geriden mi? 
Önünde sadece 2-3 kişi vardır ama biraz beklersin ve diğerleri gelir, o kadar çoğalır ki kehanetin doğrulanır. Yine de hep bir şüphe var.
Sonra biri gelir, herkese kıçını döner ve vapur kıyıya hamlesini yapar. Şimdi herkes beden eğitiminden kalma kültürle tek topuk hareketinde doğru yöne dönmüştür. 
Ve sen yine en sondasın. Güvenli yolu seçtiğin için mi, yanlış hesapladığın için mi? 
Bence sadece tembel olduğun için. Yeterince bekleyecek ve gerektiğinde gerektiği hızda kendini aşağı atacak enerjini sakınmasaydın doğru yerde olabilirdin.
Yanlışı bazen en önce, en son gelen görür. Bazen bir kişiyle her şey tersine döner. Bazense o bir kişiyi beklerken ömrün söner.
Bakalım şansımız ne kadar yaver gidecek?"

26.06.2012

Mola! Haydi Eller!

HAYDİ ELLER!

Saat olmuş dört buçuk, işler dizilmiş bitmiş, anlayamadık.

Madem vakit yok ve bekleyen çok.

E kalkın o zaman oturmaya mı geldik?!

HAYDİ FERDİ'CİM ÇAL ORDAN! (Ajda değil Ferdi işte... Öyle geldi...)

Al Benden de O Kadar Bozcaada



Bozcaada'da bir duvar, al benden de o kadar...

Demiş Delinin Biri - Balık

"Bu konuda telaşlanmalı mıyım? Ya da ne zaman başlamalıyım?"


"Birilerini beklemeyi seviyorum, onu fark ettim. Ve şu an gelmeyeceklerini, yani aslında birini beklemediğimi bilsem de kapıya yönelen her kişi için heyecanlanıyor, her yabancı için üzülüyorum. Evliliğe ve 'hayatımın aşkı'na bakışım da böyle olabilir mi acaba?
Öyle düşünmesem de bilinçaltım buna meyledebilir mi?
Ben kendimi evde bırakıyor olabilir miyim?"

25.06.2012

Demiş Delinin Biri - 'O' MU?







"Sizi çok iyi anlıyor, çok iyi tanıyor, tamamlıyor. Ve siz onu çok iyi tanıyor, anlıyor ve tamamlayabiliyorsunuz. Her şey açık, net, belli. Bir sürpriz ihtimali var ama zayıf. (Oldu mu da size denk gelmez)
Gitti mi gider
                      ama ince bir sızıntı var
                                                sonsuz bir sıkıntı mı damlıyor oradan?
                                 Huzur olmamalı mıydı o?
Huzuru arayıp da rutine kapılmaktan korkuyorum. Çünkü aslında derinlerde bir yerlerde biliyorum.
Birbirimiz için yaratılmadık.
İkimiz de 'biri'leri için aynı şekilde yaratıldık. Bağlar o kadar derinde ki artık görüp tanımlayamıyorum ve yokmuş gibi de geliyor. Ama o kadar da güçlü ki derinde hissediyorum. O kadar temeline inmiş ki hayatımın, gitse neresi yarım kalır ruhumun tayin edemiyorum. Ama kalır, onu da çok iyi biliyorum.

Doğru şeyi mi arıyorum? Bulabileceğim bir şeyin mi peşinden gidiyorum?
Ama gitmesem de olmaz ki!"


Geçen Pazarın Şiiri - 38


Yetmez mi
Sona ermez mi
Tükenmez mi
Susmuş susamışlığım
Paramparça ardında
Kalakalmışlığım
Canı yanmışlığım
Bana şu yazıyı yazanın
Canına yanmışlığım
Sevdalar arasında
Yalın bırakılmışlığım
Yüreği sıkışmışlığım
Bıkmışım
Yetmişim
Bitmişim
Yetişir artık
                                                                    bu son/uçsuz yalnızlığım!

Gülümse, Tüm Hüznün ve Minnetinle...

Güneşli, hafif ve taze bir sabahtı... 


Kapısının arkasını görebilmek için insanların kendini parçaladığı bir ajansta ilk günlerimdi.
Mutfaktaydık. Mutfak güzel, insanlar garip, karnım açtı.
Yeni ve deli iş arkadaşımla kahvaltı etmeye davranıyorduk ki televizyonda gördük.
İnanamadık.
Bu kadar üzülmemizin doğru mu yoksa aptalca mı olduğunu anlayamadık.
Hissettiklerini açık etmekle, onlarla dalga geçmek arasında kalan 'cool' insanlarla kalakaldık.
Ve ardından spekülasyonlar geldi, eski şarkılar, yeni varsayımlar ve adanmış geceler.
Bense hala çok az biliyordum. Hala, keşfediyorum. Hala, ilham veriyor. Bugünün mesajı Janelle Monaé yorumundan geliyor...

23.06.2012

Geçen Pazarın Şiiri - 37


Sımsıkı kapatıyorum gözlerimi
Bana sarmadan akıp 
Gitsin diye üstümden
Şehrin kinleri
OImuyor kaçılmıyor
Kanındayken hayatın
Bıçak
Yaralanmadan devam 
Edemiyorsun
Günün geliyor
Ve bir el seni de 
Alıp kirli nefesine çekiyor
Yapışıyor dudaklarına
Emiyor ruhunu
Rengini çekip alıyor
Ve suretin yığılıp
Kalıyor odana
Kurtaracak kimseyi
Bulamazsın
Kader işte bu
Anlamlısın
Yok ki kimse
Acısız gelmiş bugüne
Seni acıtmadan
Yarına bıraksın

22.06.2012

Mola! Joyful Joyful




İmanı müzikten getiren kafa bizden değildir diyorlar ama biz seviyoruz... Şunu da izleyemeden kalkmış ya West End'den, ona yanarım...


21.06.2012

Mola! Bi Toparlayalım mı?

To jump higher!


Fena bir gün değildi. Verimlilikte çığır açmasa da yerindeydi. Daha iyisi olabilir. Daha iyi sıçramadan önce eğil ve derin bir nefes al. Kalan her şeyi bir kağıda dök. Yeniden diz. Ve tekrar atıl!



İSRAİL'İN BALONLARI BUNLAR HEP!

Şimdi bir helyum balonu gibi zihnim...


Kaybolmak benim için bir yaşam tarzı ama her şeyden önce benim kadar kafası dağınık bir solaksanız, hayatınızın gerçeği.
Hayatın gerçeği olması ne demek? 
Şu demek; kaybolmak, sohbette başınızı hafif eğip "Seyahatlerimde sokaklarda kaybolarak keşfederim şehri, en güzel yerler hep öyle bulunur. Ruhumu özgür kılarak keşfederim, Höm höm höm" gibi muhabbetlerden öte bir yer kaplıyor hayatınızda demek.

Yani burada anlatılanı ben de yaşamıyor değilim ama buna bir kaç ek yapalım. Misal her yere yürüyerek gitmeyi severken yolu bir türlü aklınızda tutamamanız gibi. Aynı yollardan geçe geçe bir gün ezberlediğiniz yolu yürürken artık nasıl nerelere dalmışsanız geçtiğiniz 5 km'lik yolun hiçbir noktasını nasıl geçtiğinizi hatırlamamanız gibi. (O arabaların arasından nasıl geçtim lan ben?!)
Veyahut toplantıda, sohbette, herhangi bir görüşmede bir şeyi tam da anlattığınız esnada yahut karşınızdaki en alıcı noktada gezinirken yine de boşluğa doğru çekilip ucunu kaçırmanız gibi. Yani yolun ortasından zihninizin içine kadar bulunduğunuz her halde bir anda kendinizi boşlukta bulmanız gibi.


Kısa devre böyle bir şey mi acaba?


Bu bazen eğlenceli olabilir, bazense çok tehlikeli. Bazen çok komik, ama iş arkadaşlarınızı dükkanda, kafede, ofiste unutma raddesine erişince... işte orada bambaşka bir hikaye başlıyor. 


Ama ben hep böyle buldum yolumu. Ararken kaybolarak. Her kaybolduğumda aradığımı bile bilmediğim her şeyi buldum. Ama şans depomda daha ne kadar benzin var bunun için, daha ne kadar böyle gidebilirim bilmiyorum. Bilsem de faydası yok, kendime hakim olamıyorum. 


Hani anahtarınızı her seferinde koca çantanızın için savurur, günün sonunda da bir şekilde bulursunuz ya. Her gün dersiniz ki şunun bir yeri olsun, ama sonra o gün de 'amaaan' dersiniz. İşte böyle böyle kanıksadım kaybolmayı ve ucunu kaçırdım.


Şimdi bir helyum balonu gibi zihnim. Tuttunuz tuttunuz, tutamadınız... Ben tutamadım vallahi.





20.06.2012

Mola! Vokal Vokal Üstüne...




Bi Müz vardı noldu ona?









Bugün çok 27!

Benim için hayatın ortası 27 demekti hep...


Yaşın 27 olunca hayatın merkezinde oluyorsun. Ama merkezin de başında. Burada her şey çok sıcak, çok hızlı, çok ortalıkta. Bütün hayatın etrafında pamuk şeker gibi döne dolana top olduğu, hayatın aksına sarılan dokunan ilk şekerler burada. En içteki, en tatlı ve en göremeden gözden kaybolan. 


Yani tatlı bir yaz gününde, güneşin harika olduğu, rüzgarın kararında olduğu, denizin müthiş olduğu ve tüm sevdiklerinin yanında olduğu bir gün gibi. Hiçbirisi planlanmamış, bir anda oluvermiş ve sen tadını çıkarırken bir anda o gün her şeyin ne kadar da mükemmel olduğunu fark edersin. Ve fark ettiğin anın ardından hemen gün batımı gelir. Aklında baştan aldığında artık o geçmiş olmuştur, halbuki az önce elindeydi. Daha başka bir şey yapabilir miydin? Bugünü önceden bilseydin bir şey için kullanabilir miydin? Çok geç. Çok güzel ve geçmişte.


İşte 27 yaş bu gün geçmeden farkına vardığın anın uzatılmış simulasyonu gibi. Yani en azından ilk ayı böyle geçti.


Yani her şey harika, her şey değişken, her an dolu ve ben ucunu yakalayamıyorum. Kontrolümde olmaması iyi, ama kontrole kalkışmadan duramıyorum. Belki de anca alışıyorum.


Öyle işte yani, bilin istedim. 


Çünkü bugün çok bir 27. Tadını çıkarın ;)



19.06.2012

Enfes: Beppe @ Moda

Küçük, sıcak, lezzetli...

Çok isteyip de göremediğiniz insanlar var mı? Hani ama böyle uzun uzun göremediğiniz. Hah, bende de tonla var. Ama bazı durumlar daha da talihsiz. Misal biz j'etemle bu durumu o denli kanıksadık ki zorlamaya devam etmek yerine senede iki görüşmeyi ortaladık ve kadere bıraktık. - Kesinlikle işe yarıyor ve daha sık görüşmeyi başarıyorsunuz bu arada. Tavsiye ederim. - Geçtiğimiz hafta ise bir yıl içindeki dördüncü görüşmeyi yaşayarak 2011-2012 dönemini umut vaat eden kategorisine taşıdık. Öyle bir görüşme ki senelerdir göremediği Garfi bile vardı!

Garfi aramızda uzunca kalamasa da biz bu akşamı yemekle taçlandırmak üzere arkadaşı Çiçek'i de alarak Moda'daki Beppe Pizzeria'ya geçtik. İyi ki de geçmişiz!

Küçük bir ama yeterli bir verandaya sahip olan bu kutucuk ama güzel hazırlanmış mekanın uzmanlık alanı pizza. Hamurundan malzemesine her şeyi tam kıvamında. Ama hünerleri bununla da bitmiyor. Her aya özel spesiyal önerileri oluyor. Bununla birlikte her perşembe özel bir menü hazırlıyor ve bu menüyü de önceden mail gruplarında paylaşıyorlar. Rezervasyonla sipariş alınan perşembe gecelerinde her hafta bir başka sürpriz sizi bekliyor. Bir hafta Osmanlı mutfağından ilginç bir tema gelirken bir başkasında ördek spesiyalleriyle karşılaşabilirsiniz. Yalnız vejetaryenseniz sizi yakalaması biraz güç. Ancak size de güzel bir haberimiz var; bu ayki önerilerinin kraliçesi Haziran Salatası kesinlikle denenmeli!

Özetle; yetkin ve candan mekan sahipleri, birbirinden lezzetli seçenekler, özel temalı akşamlar... Ayrıca menü tasarımına da ayrıca bayıldım. İlk fırsatta deneyin, eksik kalmayın derim.

Mola! Bir An Dur, Sonra Yine!


Şimdi sadece bir an nefes almak için durulabilirsin. Ama bırakmak yok. Şimdi Eylül'e kadar yaz, hatta Ekim'e kadar!
Soyun zırhından, bırak ruhunu, götürsün seni artık gitmek istediğin yere. 


Biraz daha beklemek mi?
                                              Ne sebebin kaldı ki?


18.06.2012

Mola! Hala Oturuyor musunuz?


E ama biz oynamak için sizi bekliyoruz?

Oyun oynamadan duramıyoruz. Ve işler oyunlara oyunlar işlere karışıyor. Yerimde sabit durdukça aklım karışıyor. Aklım karıştıkça müziğe başvuruyorum korunmak için. Bazen müzik adamı büsbütün cozutturuyor. Haydi masalara tırmanıyoruz!


Neden bilmem ama beni bıraksalar gün doğumundan gün batımına her şeyi bırakıp deli gibi koştururum. Bir damla uyku girmeden gözüme günlerce yollara vurasım. Enerjim taşıyor tüm sınırlarımdan. Sanırım bunun çok klişe bir sebebi var.


Ama şimdi dans zamanı!




*Çizim: Laura Wall






Mola! Yaz Enerjisi Başladı

Oturmaya mı geldik?!

Aranan enerji bulunmuş ve depolanmıştır.


E hadh( hata değil efektli hadi bu, Şuşu bilir ;) ) o zaman!


HERKES AYAĞA BU YAZ BÖYLE ÇALIŞIYORUZ!!!

14.06.2012

Mola! Bir kuple nefes için



Bunun üzerine kelam etmemin o kadar gereği yok ki. Farz edin ki her kelimenin altına imzamı atmışım...

Ne çok cümle ne çok şarkı var söyleyemediğim
Eskimişler yorulmuşlar terk etmişler beni
Gerçek olan şu ki çok şey var anlatamadığım
Bi sebepten bulamadığım yolunu
Sığdıramıyorum derdimi sığdıramıyorum öfkemi
Sığdıramıyorum hiçbir şeyi satırlara şarkılara
İçimde kaldı gözyaşım bir yerde gizli hikayem
En zor olansa kendimle olan savaşım
Çok zor… Çok zor… Çok zor
Çok zor… Çok zor… Çok zor
Gerçek olan şu ki çok şey var anlatamadığım
Bi sebepten bulamadığım yolunu
Sığdıramıyorum derdimi sığdıramıyorum öfkemi
Sığdıramıyorum hiçbir şeyi satırlara şarkılara
İçimde kaldı gözyaşım bir yerde gizli hikayem
En zor olansa kendimle olan savaşım
Çok zor… Çok zor… Çok zor
Çok zor… Çok zor… Çok zor
Çok zor… Çok zor… Çok zor
Çok zor


Huzursuz!

"Kendime Not"


Rüyamdan uyanmamak için tüm çıkış kapılarının anahtarını atmıştım.
Ama bir pirelenmeye görsün şu ruhum.
Altını üstüne getirir dünyanın, bulmasa da yine de yakınsar aradığı gerçeğe. 
Ve yakınlaştıkça mutsuzlaşır, ama yine de yenik düşer bilginin çekimine.


Yat uyu di mi, ne işin var senin gecenin bu kör saatinde?!

13.06.2012

Bile Bile Düşüyorum Yola



Şimdi hazırlık halindeyim bilmediğim bir düzlüğe. Yeşillik ve kandan arınmış ve nasıl rüzgarların esip savurduğunu bilmediğim bir gizli cepheye. Sükuneti ve heyecanı katıyorum birbirine, doldurdukça dolduruyorum zihnimin heybesine. 
Dilimden düşüremedikçe ne çok el var sabırla uzatılan görüyorum. Gördükçe, ben duruyorum sandıkça bunca yılda ne denli biriktirdiğimi görüyorum. Ve bir kez daha önemini yitiriyor cephedeki bilinmezlik. En kötüsüyle düşeceğim toprakta ne çok sevgi olduğunu biliyorum. 
Demek ki buymuş senelerdir anlattıkları onca sözle. Hala her birini yeni anlıyorum. Bir kez daha, bin kez daha minnettar kalıyorum tüm ruhumla.


12.06.2012

Mola! Hakim Bey Sahne Arkası Tadında

Bunun konuyla hiç ilgisi yok, beğendim de kodum...


Oradan buradan duyup görüp yazıyorum ama hatırlayınca da duramıyorum. 


Bak şimdi bu, bir zamanlar cdlerin sonundan zıplayan gizli kısımlardandı. O zamanlar şarkı listesinin altına promosyonu göze sokar gibi bonus parçalar yazılmazdı. Ve yakalayınca bilinmedik heyecanlar duyulurdu.


Ben en iyi bu versiyonu hatırlıyorum. Sahnede en çok sahne arkasını sevmeyi yakaladımdı bunda. Ve o zamanlar içimdeki gerçek hayalin sahnenin neresinde olduğunu anlamama hala uzun yıllar vardı.


Buyrun efendim:


11.06.2012

Mola! How To Sharpen Pencils



Böyle yüzlerle de komedi yapılsın istiyoruz :S :)


Üşenmemiş yapmış...


Daha detaylı inceleme için: Artisanal Pencil Sharpening



                                   


Her Demden Aç Haftayı!



Listelemek için, sıraya koymak için ve başlamak için size bir seans Vivaldi öneriyorum. Bu hafta çok güzel olacak. Haydi bakalım!

8.06.2012

Geçen Pazarın Şiiri - 36



Şimdi bir sessizlik miydi
ihtiyacın olan?
Sade bir suskunluk zihninde
ve dudaklarında...
Zamanla biraz soba çıtırtısı belki
  hatta portakal kabuğunun
kokusu, sıcacık... 

Kısmi bir yalnızlık mı istediğin
   yoksa tam bir tenhalık mı?
O kadar vahim mi durumun,
   yükün gerçekten mutsuzluk mu?

Şimdi bırakıp gitmek mi istediğin?
Sade bir yolculuk,
Kısa vadede kavuşmak üzere
   sevdiğin gülümseyişlere belki.
'Senin zamanın' bitti mi sahiden?
Biten bir yolculuk bence
Bir yenisi, daha güzeli
şimdi ayakların dibinde devam eden.

Sana yakışan güzellik; gülümseyişin.
Belli ki istemeden de olsa 
   ruhunda bir bitkinlik
Korkacak, bırakacak bir şey yok
Onun da sonu aydınlık.
   bence şu sıkıntılı
   ceplerinden çıkarıp ellerini,
başla artık!         Yeniden.



*Görsel: Mikko Lagerstedt

5.06.2012

Kumbara


Her gün bir dilek daha tutuyorum senin için. Umudum her gün bir kalem daha tutuyor. İçimde sakin bir çağlayan aralıksız seni sayıklıyor. Sen benim tuttuğum ilk dil orucu, çekildiğim ilk inziva ve bilmeden ettiğim tüm dualara ışık oldun. Acemiliğim evrenin affına sığınsın.


4.06.2012

Güneşe Doğru...



Yönünü bilmediğim bir rüzgar bindirmiş köpükten dalgalara keyfince sürüklüyor beni. Ben oluruna bıraktım ama kenarından da çekiştirmeden edemiyorum köpüklerin. En iyi bildiğim şekilde çözüyorum oyunun düğümünü. Yani yine yollara doğru sürükleniyorum, bu defa köpüklerin uğuruna daha bir inanıyorum. Beni mahcup etmesinler e mi?


Dinleyelim... Steps of the Sun


1.06.2012

Geçen Pazarın Şiiri - 35



Öyle bir hevessin ki içimde,
Akıp gidiyor,
İçimde, derinlerde,
Hep bir yanımdan, diğerine...
Yüzün asılı duruyor
Rüyalarımın tam orta yerinde.
Ve gündüz düşlerimin de.
Ve gözlerimi kapadığım
Her iki seferin birinde...

Öyle bir hevessin ki içimde,
Yaz öncesi, bahar ışıltılarından
Bir müjde.
Anlamak ve anlatmak
Hırsından uzak,
Sadece yaşamak var seninle.
Ve suskunluğu tatmak...
Havada süzülen sessizliğin
Tedirgin etmemesi,
Huzur vermesi hatta.

Ağır özlemler değil ama
Heyecanla beklemelerim...
Ve kendimi emanet edebilmek
İlk defa hayatta.
Gelip emanet alabilmen
Ve izlemen ifadelerimi
Ve sonsuz izlemelerim seni
Öyle gösteriyor ki
Seni seviyorum.
Ve bununla çok mutlu oluyorum,
Nihayet!

Şşşşş, kimse yok orda!

"Kimse yok orada, hadi içeri gel" dedi. 
Oysa çoktan bir siluetin peşinde yitmiştim...

Aklımı kaybettim. Ve bunun sizin için yeni haber olmayışı var ya, bayılıyorum bu duruma. Ama beri yandan bildiğiniz gibi de değil. Artık bu güç kontrolsüz ve kayıp. Nereye savrulduğum belli değil ya da kimin peşinden.


Yeryüzündeki tüm selim akıl fısıldıyor * kulağıma... Kalbim tüm esintilerin sesini kısıyor.


Haydi hayırlısı diyelim şu mübarek cuma...


* Sen yine de dinle burayı, benim yerime de...