29.07.2011

Geçen Pazar'ın Şiiri - 5



Toprak bir yol
Üzerinde memleketi bilinmeyen kayalar
Çirkinliğinden utanıp
Kelebeğe aşkını ilan edemeyen yılanlar
Ve bir rüzgar elbette
Hepsinin yüzünü okşayan...
Daha sonra, çok sonra,
Bir hayatta her şey olup bittikten sonra,
Biraz titrek çokça yenik adımlar.
Yüzünü düşürmüş bir çocuk gibi yürek,
Yol alıyor yeri bilinmeyenlere.
Başında dibe çökmüş,
Rengi solmuş sevda çözeltileri.
O kadar çözmüş ki kendini
Toparlayamadı bir daha ellerini.
Sevdalarını yüklenmiş,
Gidiyor sonunda.
Yüzünde kimsesiz ölmüş birinin
Acı dolu gülümseyen ifadesi.



Enfes: Literature is Better Than Math


Hayat görüşüne giyime taşımak ergenlik alametidir ama bunda da geriden gelmekteyim. Edebiyata bayılmam ama ne de olsa bölümümdür, senelerimi - bir şekilde - almıştır, gururla üstümde bu söleri taşırım ...

Not2: Aslında siparişi verdiğim versiyonda 'than' yerine 'from' yazıyordu ve edebiyatta da hatalı olması beni cezbetmişti ama istemesek de kader bizi düzeltiyor kimi zaman işte...

28.07.2011

Enfes: Danny Kaye & Louis Armstrong

Pek sevgili annem, çocukluğumdan beri beni hep sanatın kenarından gezdirmiş, ama istediğim gibi yüzmeme izin vermiştir. Tanıştırdığına memnun olduğum isimlerden biridir Danny Kaye, nitekim bu videosuyla da karşılaşmam yine muhterem validem sayesindedir.

Siz de buyrun...


26.07.2011

Enfes: Ben Her Yaz Aşık Olurum...

Gittim Gördüm Beğendim

...ve dahi müdavimi oldum

Efenim doğrudur, ben her yıl sıcak bastı mı birilerine yahut birşeylere tutulmuş olurum. Bu sezon talih aşktan yana değil - ki çoğu zaman değildir, geçen yazı tenzih ederim, hey gidi... öhm ... - ancak mekan ve keyiflerden yana pek tatlı.

Her zaman evimin dibinde kendimi atabileceğim, tüm gün yaydırabileceğim bir mahalle kahvem olsun istemiştim. Ben çökeyim arkadaşlarım beni orada bulsun, gerekirse anlık yersiz toplantılarımı orada alayım, kafa açayım, leş gibi bezeyim, ve saire ve saire...Bordo bu tahta oturur demiştim, olmamıştı. Beşiktaş'tan bir rakip çıktı sonunda.  

Pişi Beşiktaş'a geldi, pek de iyi etti...

Bunu sevenler şunu da zaten seviyordu: Cafe Faruk, Çakmak Kahvaltı serisi... Ama kahvaltılık başkaaa gün boyu aylaklık başka =)

Ha gün boyu çöküp masayı meşgul ederken onlar beni sever mi bilemem. Orası da ayrı mevzu...


23.07.2011

Geçen Pazar'ın Şiiri - 4



Kısa kısa 
ve kesik kesik 
yaşanıyor 
benim zamanımda.
Bense uzun uzun
ve dönüp duran
bir ıslıkla dudaklarımda
 içime çekiyorum...
Deliksiz değil 
hatta yaralı bereli,
yamayla bezeli 
bir yürek 
ellerine bıraktığım.
Ama bir tek 
sensin koşulsuzca 
içine sığdırdığım.
Esip savuracak gücü 
kalmadıysa da
nefesi tükenmeyecek 
bir rüzgar
ruhumdan
sana
an be an
sızdırdığım.

20.07.2011

Caz Tefrikaları - 4 Sing The Truth


Ruhumuz yıkandı

İsabetli bir iş çıkışından sonra az biraz erken vardım Harbiye'nin önüne. (Kitabına uyayım diye uzun uzun Cemil Topuzlu bla bla yazmamı beklemiyorsunuz değil mi bu arada? Hah.) Önceki seferlerde harala gürelede dikkat etmemişim ama, aslında bayağı tatlı olmuş burası yahu. Beklemesi keyifli hatta biraz da burada vakit harcamak için erken buluşulunası bir yer. Ama bir de kahve olsa dedim.... dediğim anda bir İKSV amcası belirdi önümde; 'Çay-Kahve?'
'Aliim canım' dedim tabii hemen. 25 kuruşluk kahveyi 5 liraya satıyorlardı ama ben taze-beyaz-yakalı-dönemimin hakkını vererek 'Amaaaan bir öğle yemeğine ne paralar veriyoruz' dedim ve akşamüstü Harbiye önünde bir kahve keyfi satın aldım.


SOUL SISTERS




Bu ismi onlara ben takmadım, kendi ifadeleri. Hakkını da sonuna kadar teslim ettiler! Soul müzik ve Afrika tınılarını seviyorsanız umarım o gece siz de kalabalık içinde yerinizi almışsınızdır. Gecenin geneline ağır bir hava hakim olsa da bu üç büyük sesin inanılmaz performansları ruhumuzu hem besledi. Gece boyu turnenin adından gelen 'bütün dünya bir olsa' temennileri ve anekdotlar tatlı da olsa bağlam kopuk kalıyordu. Bu yandan zayıf olsalar da her zaman tekrar ettiğim gibi o sesler aklımızı başımızdan alıp unutturuyordu zaten.

ADAMIM ANJELIQUE




Bu konsere kadar ilgili üçlüden yalnızca Diane Reeves'e aşinaydım. Seneler evvel anneme doğumgünü hediyesi olarak bir konserinin biletini almıştım, hatta yine caz festivalindeydi galiba. Hasılı kelam Reeves'e bayılmıştım. Onun heyecanı beni bu konsere yönlendirdi diyebilirim. 
Öncesinde duyduğum ama tanımadığım Lizz Wright masum ve sakin duruşuyla bambaşka bir rüzgar estirerek beni çok etkilese de adamım Anjelique Kidjo oldu. Harika ve tükenmez enerjisiyle binlerce kişiyi birbirine bağladı. Gece boyu sahnedeki Afrika tını ve teknikleriyle yaptığı scat'ler ve danslarla hepimizi kendine hayran bırakmakla kalmadı. Gecenin son şarkısında kendi dilinde bir şarkıyla final yaparlarken, eşlik etmekte çekingen olan koca amfiyi - cebren de olsa Reeves'in de büyük destekleriyle - ikna etti ve...



İNANILMAZ FİNAL

'Siz devam edin, geliyorum' dedi ve sahneden kayboldu! Bir dakika içinde seyircilerin arasına karışmıştı ve onlarla dans ediyordu. Tiyatronun yarısını turlayan ve insanlarla temas ederek, dans ederek, şarkı söyleterek herkese unutulmaz bir final yaşattı.

Tüm mesajlar bir yana, bu final gecenin amacını zaten gayet güzel yaşatıyordu.

Seni pek sevdik Anjelique =)


Bonus: Ama Lizz de hepimizin iri masum kardeşi gibi değil mi yahu?!



Sinirlenince Daha Çekici Olmuyorum

...o yüzden sinirlendirmeyin...




Kimi sapkın sabit fikirlilerin korkusuzca - hele de baskı haftasındaysak - ayak direrken bekledikleri manzara şu oluyor:



Ama neye dönüştüğümü bilmek isterseniz....

 


Bilenler bilmeyenlere haber verip bir soykırımı engellesin lütfen!

18.07.2011

Caz Tefrikaları - 3 A Tribute To Miles





Özet: Uzun ve yorucu.
Bonus not: Akıl Karıştırıcı

Kimimizin Miles hayranlığı, kimimizin Marcus Miller fetişi, kimimizinse Hancock-Shorter-Miller'ı aynı sahnede görme hevesi ve türevleri ile, çoğumuzun heyecana gark olduğu bir bekleyişten sonra bir garip akşam yaşadık.

Müzikten imanıymışçasına anlayanlara bırakıyorum performans yorumunu. Ancak 4 blokta gerçekleşen konserin ruhu karmaşıktı diyebilirim.

Benim diyen caz dinleyicisi için dahi iddialı bir girişle seyirci iyice bir yoğruldu ilk blokta. Aralıksız bir saat çalan ve solo sırasında kendilerinin dahi aklının karıştığı bölüm, hiç olmasa enerjisi itibairyle takdire şayandı.

Her ne kadar Miller ikinci blok öncesi tatlı bir konışmayla seyirciyi kendine getirdiyse de, ilk bloğun sonuna kalamadan pes edenler bu geçişi kaçırmış oldu.

İkinci blokta Miles'ın çocukluğunda aklından geçirdiklerini hayal ederek yaptıkları performansın riff'ine hasta oldum :S :)

Genel olarak... bulunmaktan keyif aldım ama asla bir SMV değildi ve sanırım her ne kadar sevsek de Hancock artık yaşlanmış :(



Geçen Pazar'ın Şiiri - 3,5



fırtınayla geleni uğurladım rüzgarla
geçmez sanmıştım ya
geçip gitti ilk baharla
ben biraz şaşkın
çokça yorgun girdim yaza
yok, aklım kalmadı da
ondan bana alttaki bir kağıt gibi
sivri-parlak kalem izi kaldı yalnızca


17.07.2011

Geçen Pazar'ın Şiiri - 3


aslında hiç telaşa gerek yok
herşey bir ikindi vakti hallolur
bazense seher vakti
ama olur
nasıl ki bir an 
gözünü açtın
onu gördün
bir an kapadın 
aşık oldun
söz biterse eğer
bir ikindi vakti
bir yudum çayla
bir anda kalbinden atarsın da
biraz buruk bir duman kalır
ama dert etme
birileri gitmişse hayatından
dumanlı bir iz gerekir herkese
ki unutmasın, unutmayasın,
ki Allah unutturacak yeni yaralar yerine
bir ömür sarmalayacak merhem versin
o da olacak
şimdi inanmıyorsun
bir an gelecek
o girecek dünyandan içeri
ve asıl hayatın, senin zamanınbaşlayacak
inansan da
inanmasan da
ama illa ki inan
umut zor belki ama
umutsuzluk yitirir kalbi
böylesi daha mı iyi sanki?




16.07.2011

Caz Tefrikaları - 2 Jamie Cullum

Bir Jamie Bir de Ben Zaten

Herşeyde olduğu gibi bunda da kaybettiğim vakti aklımın bir karış havada olmasına veriniz. Ama konserin detaylarını zaten Avaz Avaz*'da yazdık. Bir özet de buradan geçeyim. HA-Rİ-KAY-DI. (hecelerken kekelediğimi fark ettim şu an :S)

Jamie Cullum'ın ihtiyar suratlı sesine oldum bittim bayılırım. Orkestra çok iyiydi. Konser anındaki ek ihtiyaç olan enerji ise tavana vurmuş haldeydi. Bir önceki gelişinde de karşılandığı beğeni seviyesinin hevesini taşıyan Cullum'ı seyirciler şaşırtmadı. Konser boyunca piyanonun üzerine çıkıp çıkıp atlaması ve esprileriyle hepimiz kendisine daha gerçekçi sebeplerden bağlandık. 'Karizmatik' ifadesine sonuna kadar hak ederken, o kadar sevdik ki çirkinliğinden söz etmeyiz bir müddet diye düşünüyorum. 

Mütevaziliği ve ezanla doğaçlaması, Santralistanbul Kıyı Amfi'deki muhteşem manzarayla (gece kondulu da olsa ay vardı sonuçta) tam oldu.

Bir ZNS Karşılaması

Yani bir Jamie bir bendik konserde tezahürat sıralamasında. Efendim konser bitmiş, merdivenlerden iniyorum asaletimle, bir ZNS haykırışı koptu dört bir yandan. Meğer kimler kimler oradaymış da haberimiz yokmuş. Herkes de birbirini bilmeden seslenince bendeki karizmayı sormayın gitsin. O sahneyi Jamie görseydi, model eşinin yerinde bir kez beni bir düşünürdü diyorum :S İhya oldum gençler, pek mersi...

Hamiş: Ezan videosu da var! :D

9.07.2011

Caz Tefrikaları - 1 Tünel Şenliği


Her ne kadar başlangıç noktamı Jamie Cullum'a atfetmiş olsam da aslında açılışı Tünel Şenliği ile yaptığımı fark ettim. O kadar hesap etmeden oldu ve kısa sürdü ki aklıma gelmemesi çok normal.

Şimdi fikir güzel, takdir ettik, sevdik beğendik. Bilet fiyatı olduğunu görünce idrak edemedik ama anladık ki bu defa caddelerin de ötesine geçip mekanları da ortak etmişler, dileyene harika.



AMA ÇOK KALABALIK ARKADAŞ! Yani tabii festival dediğin kalabalık olmalı, ne güzel vs de, sürtünmeyle gecenin 11'inde pişik olunası bir kalabalık dünyanın her yerinde korkunç bulunur diye düşünüyorum.

Açıkhavada oksijen biter mi yahu?! 

Evde hiç niyetsiz yayılmaya hazırlanırken - son zamanda niye hep böyle oluyor bilmiyorum - arkadaşlarım tarafından ayartılıp Taksim'e getirtildim. Engelleri aşarak tünel meydanına vardım, oradan bir başka macerayla kuledibine geçtim.

Tüm bu kalabalık ve maceralar birçok içki içen insanın ortasında kalmama bağlandı. Vardığımda zaten gecenin sonuna yaklaşılmıştı ve sahnede her ne kadar performanslarını beğenmiş olsam da şarkılarını birbirinden ayırt edemediğim reggea benzeri bir grup vardı. Son gelişmelerden merhaba; içki bana alerji yapmaya başladı! Bir light Çamlıca biraz da cips sonrasında gerekli karşılaşmalar-selamlaşmalar da tüketildi ve eve dönüldü. Maalesef Jelibon dahi keyfimi yerine getiremedi.

Evet bezdim, ama uzun zamandır devam eden tenhalığın son bir yıldır Beyoğlu'nu terk etmesi ve bu güruhu yeniden ortalıklarda görmek beni mutlu etmiyor değil. 

Caz festivali bezik başladı benim için, ama devamı muhteşem olacaktı...

Geçen Pazar'ın Şiiri - 2


Son günlerde yaza ve özgürlüğe açılan bir kapı gözlerin
Yalnızca onlar kırabilecek boynumdaki zincirleri
Bir aydınlık sızıyor yüreğime geçtiğin yerlerden
Hayırsever bir dul gibi dudaklarıma su serpiyor sesin
Ne bir kıyım ruhumda
Ne kavga gürültü
Sessiz sakin sürüyorsun içimde
Belki ince bir sızı ara sıra
Gözlerim seni arayıp da bulamayınca
Sessiz ve derinden iliklerime işlendi ismin
Rüyalarımdan eksik olmuyor yüzün
Şansıma seni düşlerken üzerime doğuyor gün
Ve böylece varlığınla yokluğun arasında bir yerde
Mutlu mesut sürüyor 
Bu bir garip hoşluk hali bende

8.07.2011

CAZ FESTİVALİ TEFRİKALARI - Intro



Paris'ti, Milano'ydu gezi tefrikalarına niyetliyken kısmet festivaleymiş. Her ne kadar daha sıkı bir takipçi olduğum ve deli paralar bayıldığım yıllar geride kaldıysa da kadim bir dost olarak bulunmaya devam ediyorum kimi konserlerde.

Bu yıl açılışımı Jamie Cullum'la yaptım. Konser uzun süredir bu denli keyif aldığım ilk konserdi ancak detaylara girmeyeceğim, gerekli her türlü detayı Avaz*da yazdım zaten. Oradan buyrun. Benim burada tefrika edeceğim pek daha subjektif olan detaylar.

Bir çalışan profilinin sosyalleşmeye ayak uydurma çabası, ya da genellemeden tiyatrous'un çabası da diyebiliriz :S

Her şey hala adıma gelmese de çatısı altında bulunduğum güzide şirketimden bana da davetiye düşmesi ile başladı. İnanın cimrilikten değil bilet almaya varamamaktan kaynaklanıyor bu çaresizlik.

Elime geçen davetiyeleri itinalı aralıklarla festivale dağıtan ben hala iki konser için daha pusudayım. Natalie Cole ve Richard Bona& Raul Midon'a beni davet etmek isteyen?!

Efendim tefrikalarımız canımın pek tatlı ve yorgun olması itibariyle açılış konserini göremeyecek. Ancak ardından gelen Tünel Şenliği ilk konumuz olacak.

Yine de umudunuz çok yüksek olmasın.... bir kaç saate başlamak üzere hoşçakalınız efenim....

* http://avazavazdergisi.blogspot.com/2011/07/oradaydk-jamie-cullum.html

2.07.2011

Takılma Bunlara Aklım






Şimdi kendi kendime temiz bir döngüde giderken, çıkartılmışım yörüngemden. Kimseye bulaşmamışken ve tövbeliyken hem de her şeye...

Sonra saniyesinde inanmışım, ne meyletmişim meğer yoldan çıkmaya.

Ve ertesi gün yeniden kaybetmişim.

Ne yapayım ki şimdi ben? 

Delirir misin, dellenme ruhum, bırak aksın gitsin. Bırak yeniden başlasın. Bir başka gün bu maya tutacak elbet...
  yani tutar bi gün
                                tutar di mi dostlar?

Hay zamanın gözünü seveyim!