6.03.2012

Kapı çaldı ve Mart geldi

Haydi hop!

Aşk dediğimiz ihtiyaçtan mı geliyor yoksa varoluştan mı?

Ama bir dakika, önce şuna bir karar verelim, benim aşkımla seninki bir mi?
Aynı şeyi mi anlıyoruz aşktan?
Yahu esas o değil de, bir şey var mı anlayan aşktan? 
Şimdi oradan oraya çarpıyor yüreğim, kimisi diyor marttan, kimisi yaştan.
İçimden bir ses fısıldıyor ki, sen anlamazsın ama o aslında aşktan. 
Saçmalama lan deyip vurucam ağzına ama sinsi işte fısıltı dediğin, izini süremezsin.
Gelgelelim kulağındaki sesi de dindiremezsin. 
Acaba mı? der gün ortasında süzülür gidersin.
Aslında kimse yok ama sen artık her an onu beklemektesin.
Etrafında uçan kuştan medet umar, Acaba? dersin.
Acaba öyle mi? Acaba bu mu? -Aha yabancılaştım, acaba ne garip bir kelima lan?! -
Durup durup sorarsın Acaba ben mi atlıyorum?

Evet canım kardeşim sen atlıyorsun, hem de sazan gibi iki lafın peşinden topukların kıçında şapşal şapşal koşuyorsun. Mart geldi çünkü. Üstelik mart dediğin kedilere atfedilmiş ama sen onu bile üstüne alınıyorsun.

Napıciiz bu içimizdeki idin açlığını?

Haydi sonumuz hayır olsun...




 *Atlamaya saranlar için güzel bir kitap: The Jump Book by Philippe Halsman

Hiç yorum yok: