31.07.2012

Ve fonda... Heartbeat çalıyordu

Lütfen müzikle tüketiniz!




Çakıp tasvirleri yağmurlarla yıkamak isterdim burayı ama bu defa öyle değil. Bu defa rüya değil gerçek gibi kopuyor gelgitler beynimde. Bu defa öyle tatile gider gibi değil bu adımlar. Her an ruhumdan bir kaza çıkabilir, korkmuyorum diyemem. Engel olamıyorum, bir zerre kadar direncim yok dalga dalga gelen bu hallere. Yani öyle pembe bir nehirde kayar gibi değil, köpükle bir beden olmuş koyu mavi sulara karışır gibi akıp geçmek istiyorum tüm dünyanın üzerinden. O yolun sonunda tek bir adam olsun istiyorum, aslında hiç bilmediğim bir adam. Bu adam bana aklımın bir oyunu olmasın istiyorum. Aklımı oyunlardan alamıyorum. Türlü isim, yüz, laf geçiyor zihnimden; başkası yok diyemiyorum ama en çok o... Öyle ılık bir duş gibi geçmiyor aklımdan, hayatı değiştirir gibi geçiyor. Her şeyi yerinden kaldırıp odanın öbür yanına çarpar gibi geçiyor aklımdan. Beni alıp yollara vurur gibi koşuyor zihnimde. Olmadık işlere kalkışıyorum. Eskiden olduğu gibi değil, daha fena kalkışır gibi. Kendime gelemiyorum, sonradan ele geçiren bir zehre kapılmış gibi yavaş ve yumuşak başlayan bu sarsıntıların nasıl bir anda sıklaştığını düşünüyorum. Sonra takılıyor yine aklım bir yere, dünyanın haline dalıyorum. Bir anda hepsini, her şeyi sırtlanmak istiyorum. Sonra sırtım zayıf geliyor, zayıf düşer gibi oluyorum. Bir ara uyuyorum, sonra uyanıyorum her şey aynı gibi. Sonra bir ışık çarpıyor gözümün kenarına, bir anda yeniden uyanıyorum sanki ama bir başka uykuya yatar gibi. Böyle böyle geçiyor günler, saatler, anlar. Durdurmuyorum da hayatı, sanki her şey daha bir akıyor, hepsi üstümden geçsin diye beklercesine ben hayata uzanmışım sanki. Kifayetsiz duruyorum. An geliyor ben napıyorum diyorum an geliyor soluksuz kalıyorum an geliyor anlatıyorum ama ne kadar anlatsam da tek söz söylememişim gibi içim. 


Bu kaçıncı salı, hala her saniye onu düşünüyorum.


Hiç yorum yok: