2.08.2012

Geçen Pazarın Şiiri - 41 / Akıyordu bu defa...





Bir martıyla göz göze geldiğim denize sis inmiş bir kıyı vaktiydi. Güneşin gözlerini açma vaktiydi. Tam da bir yabancıya aşık olma vaktiydi. Balıklar uyanmış, gökyüzü sevda sarınmış. Yengeçler korkuyla kayalardan sıyrılmış. Bir de taze simitle çay kokusu, yüzyıllık yar hasreti gibi burnumda tütüyor. Gün doğumundan gün batımına zaman bin bir hayatın içinden akıp gidiyor ve güneşin - ertesi sabah zinde olması için - yatma vakti geliyor. Sarı saçları kızıllığı takınıp bir yorgan misali denizi sırtına çekiyor. Bir de susamışım alev alev sevdandan, çatlamış dudaklarım. Allı morlu şişelerde üzüm suyu, arpa suyu. Bu divane gönle derman Tekirdağlı aslan sütü. Masalarda meşke vurmuşuz kendimizi. Çardakta bin bir makamla musikiler dilleniyor. Bir de geç hayalleri hala yapmak umudu. Bu sofrada umudun bini bir paraydı da şu fettan felek yuttu. Ama dertliyiz, içmişiz, serhoşuz serhoş! Ne geçmiş kalmış serde ne gelecek. Anı yaşamak var ya, işte sadece odur bir ömrü şenlendirecek.

Hiç yorum yok: