15.08.2012

Ve fonda... The Well Tempered Clavier çalıyordu



Günaydın, bugün çarşamba.

Bugün ehlileşmeye başlayalı iki buçuk yıldan fazla oldu.

Bu zaman boyunca bir kahin gibi zihnimden geçenler bir bir insanların yüzüne vuruyordu. En zoru insanların konuştuğunuz dili çat pat anlayabilmesi için beklemek oldu. Bu bekleme sürecinde yaklaşık bir ton kağıt, haftada 5 günden günde ortalama 3,5 saat, yaklaşık 5 isim, bunun yanı sıra 10 kişilik insan gücünün iki yılı heba oldu. Sonuç hep kayıp değil tabii ki. 

Bu zaman boyunca tek çocuklukta tükettiğim kadar sabrı göstermeyi ve bunu kendiliğinden üretim zincirine yerleştirmeyi öğrendim. Bunu da Tibet'e 7 yıl vermeden başarabildim. (Ki zamana ek olarak uçak biletiydi, pirinçti, aç kalınacak öğünlerdi derken...) Ama en önemlisi dünyanın en basit yapıdaki cümlesini - gerçekten -  altı farklı şekilde kuracak, aynı konuyu - gerçekten - 14 farklı zeminde altı farklı açıdan on ila 45 dakika arasında değişen sürelerde anlatacak denli dile hakimiyet kazandım. Dile hakimiyette sıkıntım hiç olmadı ancak bölümde harcadığım emekten fazlasını harcadım Türkçe için.

Bugün anlatacaklarımı ilk anlattığım zamandan bu yana iki yıl geçti. Ve ben bir kez daha - sadece şimdi hazır olunduğu için - her şeyi tüm açıklığıyla anlatmaya hazırım. Ama hala daha sordukları sorunun cevabının duymak istedikleri şey olmadığını bilmeyen zihinlere hangisini seçip anlatmalıyım karar veremedim.

Günaydın, bugün 15 Ağustos 2012, çarşamba. Bugün konuşmaya başlayalı 25 yıl, okuma-yazmayı sökeli 20 yıl, insanlarla fikirlerimi paylaşmaya ve tartışmaya başlayalı 17 yıl, iş hayatının tadını almaya başlayalı 9 yıl, insanlara iş amaçlı laf anlatmaya başlayalı 7 yıl, Boğaziçi mezunu damgasını kazanalı üç yıl, sahip olduğum her şeyi basit gerçekleri olabilecek her farklı yöntemle ifade etmeye çalışalı iki yıl oldu.

Ve bunun sonunda insanlar bir şeyler duymaya ikna olalı iki gün oldu. Ve bu insanlar hala söyleyeceklerimi duymak istemiyor ama anlatmam için kararlı bir duruş sergiliyordu.

Ben ne ilk ne de son kez, bir köpüklü manasız Karadeniz dalaşına dalmaya hazırlanırken üzerimi bilmediğim bir ufuktan gelen rüzgar örtüyordu. Ben manasızca sakindim. Çok az sayıda insan bunun en tehlikeli halim olduğunu biliyordu.

Selam. Bugün çarşamba. Bugün de diğer her gün kadar açık hava.






Hiç yorum yok: