20.09.2011

Bir Tren Yolculuğu

Düğün Sezonu Açıldı Demiş miydim?

Girişi tam bağlayamadığınızın farkındayım, sizi hemen adapte ediciim. Efendim müthiş bir düğün programım var Eylül-Ekim'de. Kamberle tanışma fırsatı bulamadıysanız, şu an ta kendisiyle konuşuyorsunuz. Ancak mevzu başka. Mevzu tatlı. Mevzu.... bir haftasonu macerası.

Çok sevdiğim bir arkadaşım geçtiğimiz cumartesi tatlı bir adaşımla dünyaevine girdi. Düğünlerini Eskişehir'de - erkek tarafıyız, düğün de öyle - yaptılar. Organizasyon da ısrar da müthiş olunca bir başka arkadaşımla - ki kendisine Avcı deriz - yola koyulalım dedik.

Cumartesi sabahı Söğütlüçeşme'den treni yakalamak üzere istasyona girdiğimizde en sevdiğim manzaralardan biriyle karşılaştım. Bilet almak üzere gişelere yöneldiğimizde yurdumun her köşesinden fırlayan bir çeviri harikasıyla karşılaştık.

Anlıyorum...

Yok, gerçekten anlıyorum, tahminim o ki turistlere yönelik Anadolu'ya giden hatların biletlerine buradan ulaşıldığını belirtmek istemiş şair. Yine de... Hey gidi yav!

Atladık trene ilk durak benden beklenildiği üzere yemekli vagon. Yemekli vagonda kahvaltı etmesi ne de güzel oluyor, pek de güzel oluyor. Uzun süredir görüşemediğiniz bir arkadaşınız varsa üstelik, tadından yenmez.

Uyumayı planlarken laf lafı açtı ve Eskişehir İstasyonu'na vardık. Trenden inerken birden içim pırpırlandı, buraya son gelişimi hatırladım ve aslında ilk gelişimi de aslında. O zaman bir karşılayan vardı, karşılamayla başlayıp uğurlamayla biten bir hikaye...

Sonrası tam bir koşturmacaydı. İstasyondan çıkıp şehri keşfe daldık, sonra saati fark edip apar topar düğüne yetişmece. Düğünden sonra bara gitmece. / Buda diye bir bara gittik, barı da dj'i de tavsiye ederim ;) Eğer türkçe pop a dayanacak kadar eğlenmeye şartlanmışsanız, ben öyleydim.../

Tabii bizi ağırlayan muhteşem ev sahiplerimizi de unutmamak lazım. Onlarınki da bir başka tatlı aşk hikayesi, ona da geliciiz. Ancak o zaman kadar size bir ipucu, bir de yol şarkısı...

Kaçırmayın! Eğer ilk defa İstanbul - Eskişehir arasında bir tren yolculuğundaysanız Bilecik'e gelmeden 20 dk kadar önce - bunu nasıl hesaplayacağınızı ben de bilmiyorum - başınızı kaldırın ve pencereden dışarıya bakın. Raylarla dans eden bir çay göreceksiniz yeşillikler içinde seyrederken...
Bu çayı hayatımın ilk tren yolculuğunda - İstanbul'dan Ankara'ya gidiyorduk annemle ve ben yemekli vagonda birini 'kitlemiştim'. Çok sevgili Murat Abi yolculuğun bu kısmında beni durdurup bu güzelim geçişi göstermişti... - Hala hatırlarım o anı, soluklanıp dalıp gidilesi anı...





Filmi izlemedim ama şarkı trenle iyi gidiyor...



Hiç yorum yok: